Kâğıt yazı ve matbaa icadı şüphesiz ki bizler için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bizler için bilgiler çok hızlı yayıldı ve okuma oranı arttı.
Bu sayede ticarette, tarihte, edebiyatta daha çok yol alındı. Eserler daha kalıcı hale gelip nesilden nesile aktarıldı. Bu icatlar arasından kâğıdın nasıl bulunduğu konusuna değinelim.
Kağıdın icadı bizler için çok önemli bir buluştur. Tıpkı matbaa gibi kağıdı da icat eden bir Çinlidir ama kim tarafından icat edildiği belli değil. Selüloz kağıt ise milattan önce 2. yüz yılda yine Çin’de bulunmuştur ve mucidi Cai Lun ‘dur.
Cai Lun ağaç parçaları, bez parçaları, bir takım lifli parçaları suyla iyice ezip karıştırıp hamur haline getirmiştir. Daha sonra bu odun hamurları özel bir takım aletlerle iyice inceltilmiş dikdörtgen kağıtlar elde edip güneşte kurutuyorlardı. Kuruyan kağıtlar saman sarısı rengine dönüyordu.
Bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle birlikte beyaz kağıt üretimi de şu şekilde başladı; odun liflerinin içinde lignin diye bir madde vardır ve bu madde ağacın dış kabuğunda bulunur. Bu madde oduna sert ve su geçirmez özelliği sağlayan bir maddedir.
Bu odunlar 2, 3 santimetrelik küçüklükte kesilip bir çeşit asit çözeltisinde bekletilip kaynatılırdı daha sonra kalan hamur yıkanıp ligninden ayrıştırılır böylece beyaz kağıt elde edilmiş olurdu.
Beyaz kağıt hepimiz için çok önemli bir buluş çünkü beyaz kağıt çok daha kullanışlı kabul edildi. Şimdi kullandığımız defterler, kitaplar, dergiler, broşürler bu beyaz kağıttan yapılmaktadır.
Eskiden mağaralara derilere bir şeyler yazan çizen insanlar şimdi kağıt yüzeye çok daha kolay bir şekilde yazı yazabilmekte ve ayrıca deriye oranla çok daha ulaşılabilir ve da az maliyetlidir. Görüldüğü gibi her ihtiyaç kendi buluşunu ortaya çıkarır.
