Kasım 10, 2021

Kitap Süsleme Sanatına Bir Örnek: Tezhib Sanatı

Matbaanın icadından önce hepimizin bildiği gibi kitaplar elle yazılarak çoğaltılırdı. Türk kültüründe kitabı elle çoğaltma işlemine “nesh” (kopya manasında kullandığımız “nüsha”) kökünden türemiş olan “istinsah” adı verilirdi. Kitabın nüshasını çıkaran yani istinsah eden kişiye de “müstensih” denilirdi. Bu bir çeşit uzmanlık alanıydı ve okuma yazma bilen herkesin yapabileceği bir eylem değildi. Bu işi profesyonel olarak yapabilmek için “icazet” sahibi olmak bir anlamda sertifikalı, diplomalı olmak gerekiyordu çünkü kitap çoğaltma işi sadece onu bire bir kopya etmek değildi. Süsleme, resimleme, ciltleme gibi birçok aşaması vardı ve her aşaması işin ehli tarafından yapılmalıydı. Buradan kitabın matbaa öncesi dönemlerde lüks bir nesne olduğu sonucunu da çıkarmak mümkündür. Özellikle süsleme detaylarına baktığımızda oldukça maliyetli bir süreçle karşı karşıya olduğumuz açıkça görülür. Kitap süslemesi dediğimizde akla ilk gelen seçenekler arasında da “tezhib” sanatı dikkati çeker.

Tezhib Süsleme Sanatı

Sözlük anlamı “altınla süslemek” olan tezhib kitap süsleme sanatları arasında önemli bir yere sahip olup Türk kültüründe de ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Bu işi yapan erkeklere “müzehhib”, kadınlara da “müzehhibe” adı verilirdi. Bu sanat Türklerin tarih sahnesine çıktığı devirlerden beri Türk kültüründe görülmekle beraber asıl gelişmesini Anadolu Selçuklu ve Osmanlı devletleri zamanında sergilemiştir.

Tezhib sanatının esası 18 ya da 22 ayar ezilmiş altınla ve çeşitli renklerle kitabın iç sayfalarının etrafının veya belirli bölümlerinin süslenmesidir. Kitabın hangi bölümünde kullanılıyorsa uygulamanın adı da ona göre değişirdi.
Genellikle hayvan, bitki gibi doğadan esinlenilerek geliştirilen motifler asıllarına uygun olarak ama oldukça küçültülmüş şekilleriyle süslemede kullanılırlar. En sık kullanılan bitki motifleri arasında karanfil, lale, gül, siklamen ve menekşe çiçekleri dikkatleri çeker. Hayvan motifleri arasında kimi hayal ürünü kimi de gerçek hayvan motifleri kullanılmıştır. Hayal ürünü olan simurg (Zümrüdüanka), ejder, kilin (ejder atı) gibi motifler Orta Asya’dan gelen unsurlardır. Gerçek hayvan figürleri arasında ise ceylan, aslan, pars, tavşan, kuş, balık, leylek gibi unsurlar sıklıkla karşımıza çıkar. İran ve Orta Asya bezeme sanatlarında sıkça başvurulan bu motifler Osmanlı’da daha çok dinî olmayan eserlerde, minyatürlerde veya yazısız panolarda kullanılmıştır. Bulut da bir doğa unsuru olarak tezhib desenleri arasında önemli bir yere sahiptir. Bu unsura, Çin sanatından gelmesinden ötürü Çin bulutu adı da yakıştırılmıştır. Kökeni itibariyle ejderhanın ağzından çıkan öfke ve kızgınlığı sembolize eden bulut Türk sanatında aynı amaçla kullanılmamıştır. Türk tezhib sanatında bulut daha aslına uygun bir anlayışla, gökyüzündeki bulut düşünülerek tasvir edilmiştir. Tezhib uygulamalarında süslemecinin tasarladığı ve sanatçı yönünü, yetenek ve birikimini ortaya koyduğu desenler de önemli bir yer kaplar. Simetrik, asimetrik vb. çokça çeşidi olan bu desenler kitabın hangi bölümünde kullanıldığına göre, alanın uygunluğuna göre tasarlanırdı.

Tezhib Süsleme Motif

Tezhibçilikte uygulanan motif ve desenleri kitaba uygulamanın çeşitli teknikleri bulunmaktaydı. Kabaca üç teknikten bahsetmek münkündür. Birincisi boyalı zemine uygulanan “klasik tezhib”tir. İkincisi ise “zerenderzer” (altın içinde altın) denilen tekniktir. Altının çeşitli tonlarda (mat veya parlak) kullanılması esasına dayanan bir uygulamaya sahiptir. Üçüncü teknik ise altını sulandırıp gölgeli motif veya desenler elde edilmesi esasına dayanan “halkâri” tekniğidir. Dördüncüsü ise “çift tahrir” veya “havalı” denen tekniktir. Desenlerin birbirine paralel şekilde ilerleyen çift çizgi şeklinde resmedilmesi esasına dayanır. Aradaki boşluktan dolayı “havalı” teknik de denilir. Beşinci teknik ise “zerafşan” denilen altın serpme tekniğidir. Bu teknikte varak altın delikli bir kutuya konulup önceden jelatinli su sürülmüş zemine serpiştirilerek yapışması sağlanır. Kimi ustalar ise altın tozunu sulandırılmış jelatinle karıştırıp daha sonra fırçaya alıyor ve belli bir yükseklikten serpiştirerek uygulama yoluna gidebiliyordu.

BLOG
About cagdasmatbaa

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir